Powered By Blogger

7 Ağustos 2014 Perşembe

ÖLÜ BİR ÇOCUĞUN DÜŞÜ

ÖLÜ BİR ÇOCUĞUN DÜŞÜ



Boğazım kuruyor, tükürüğümü biriktiriyorum ağzımda, ağız dolusu tükürmek için değil tüm dünyaya, sadece ağzım kurudu, susuzum. Beş gündür Şengal Dağındayım küçücük bedenimle, dağlarda gölgesiz taşların diplerinde kuruyor bedenim. Yeşermeye yeni yüz tutmuş bedenim solup, kuruyor. Kutsal güneş, kutsal, dağ, kutsal toprak kurbanlarını seçiyor en küçüklerimizden. Arkadaşlarım, beş gün öncesinde mahallemizde oyunlar oynadığım arkadaşlarım sessiz, birer birer düştüler, kırıldılar ince bir dal gibi, incecik bir ses çıkararak. Ben bekliyorum hala, gücüm yok yürümeye, başımı kaldırmaya, elimde tasım, içindeki son damlayı güneş yuttu, buharlaşıp gitti suyum. Halim yok, mezar taşıma sarılıyorum.
Oyun arkadaşlarımın şen şakrak, seslerini duyuyorum. İnleyen insan sesleri arasından, sesler yaklaşıyor. Beni de çağırıyorlar.

-Geliyorum, bir bardak su içip geliyorum!

Ölü bir çocuğun düşüyüm, su içinde yüzüyorum ve öpüyorum suyu dudaklarından.

07.08.2014